Doğal Şifa Kaynağı: Balın Antibakteriyel ve Yara İyileştirme Gücü

Binlerce yıldır sofralarımızı tatlandıran, kehribar renkli şifa iksiri bal, yalnızca bir besin maddesi değil, aynı zamanda güçlü bir tıbbi bileşendir. Sümer çivi yazıtlarında ilaç ve merhem olarak adı geçen bal, Ebers Papirüsü gibi antik tıp belgelerinde de tedavi reçetelerinde yer almıştır. Aristo, balın göz ağrıları ve yaralar için merhem olarak kullanılabileceğini belirtmiştir. Günümüzde de tamamlayıcı tıpta ve doğal tedavi yöntemlerinde balın önemli bir yere sahip olduğu görülmektedir.

Ancak burada bahsettiğimiz bal, market raflarında bulunan işlenmiş ballardan farklıdır. Ham, doğal bal, arıların ürettiği haliyle, ısıtılmamış ve süzülmemiş olarak kalmalıdır. Çünkü bal, işlenmeden tüketildiğinde antibakteriyel özelliklerini en güçlü şekilde korur. Bu yazıda, balın yara iyileştirme ve antibakteriyel özelliklerini bilimsel çalışmalarla ele alacağız.

Bal: Doğal Bir Antibiyotik Olabilir mi?

Antibiyotik direnci günümüzde küresel bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Bilinçsiz antibiyotik kullanımı, bakterilerin direnç kazanmasına yol açarken, yeni nesil antibiyotiklerin yetersiz kalmasına neden olmuştur (Maddocks & Jenkins, 2013). İşte bu noktada, bilim insanları doğal antibakteriyel ajanlara yönelmeye başlamış ve bal üzerinde yapılan araştırmalar artmıştır.

Balın antibakteriyel özellikleri ilk kez 19. yüzyılda keşfedilmiş ve o günden bu yana yapılan birçok bilimsel çalışma bu durumu doğrulamıştır. Bal, pek çok mikroorganizmaya karşı antibakteriyel aktivite göstermektedir (Molan, 1992). Peki, bal bu gücünü nereden alıyor?

Balın Antibakteriyel Mekanizması

  1. Yüksek Şeker Yoğunluğu ve Osmotik Etki
    Balın yaklaşık %90'ı şekerden oluşur (çoğunluğu fruktoz ve glikoz). Bu yoğun şeker konsantrasyonu, bakteriler üzerinde osmoz etkisi yaratarak hücre suyu kaybına ve bakterilerin ölmesine neden olur (Molan, 2006).

  2. Düşük pH Seviyesi
    Bal, pH seviyesi 3.2 ile 4.5 arasında değişen asitli bir bileşiktir. Düşük pH, bakterilerin çoğalmasını engelleyerek enfeksiyonların oluşmasını önler (Weston, 2000).

  3. Hidrojen Peroksit Salınımı
    Balın içeriğinde bulunan glikoz oksidaz enzimi, bal su ile seyreltilince hidrojen peroksit üretir. Hidrojen peroksit, güçlü bir antimikrobiyal bileşen olup, yaralarda ve enfekte bölgelerde doğal bir dezenfektan görevi görür (Cooper, 2001).

  4. Biyofilm Engelleyici Özellik
    Bakteriler, enfeksiyonları daha dirençli hale getiren biyofilm adı verilen koruyucu tabakalar oluşturur. Araştırmalar, balın bu biyofilmlerin oluşumunu engelleyerek bakterilerin yayılmasını durdurduğunu göstermektedir (Mandal et al., 2009).

  5. Higroskopik Özellik (Nem Çekici Etki)
    Bal, bulunduğu ortamdaki nemi çeker ve kurutucu etki yaratır. Bu da bakterilerin hayatta kalmasını zorlaştırarak yara iyileşmesini hızlandırır.

Bilimsel Araştırmalar Balın Gücünü Kanıtlıyor

Birçok laboratuvar çalışması, balın geniş spektrumlu antibakteriyel özelliklere sahip olduğunu ortaya koymuştur (Lusby et al., 2005). Özellikle Manuka balı, hem gram-pozitif hem de gram-negatif bakterilere karşı etkili bulunmuştur (Mundo et al., 2004).

Bazı araştırmalar, Manuka balının Staphylococcus aureus (S. aureus) ve Helicobacter pylori (H. pylori) gibi patojenlere karşı güçlü bir antimikrobiyal etki gösterdiğini ve mide ülserlerinde tedavi edici potansiyel sunduğunu göstermektedir (French et al., 2005).

Günümüzde bilim insanları, farklı bal türlerinin aktif bileşenlerini standardize ederek tıbbi kullanım için uygun hale getirme çalışmalarına devam etmektedir. Şu ana kadar yapılan araştırmalarda bala direnç geliştiren bakteri türü bulunmamış olması, balın yeni nesil antibiyotikler arasında değerlendirilebileceğine işaret etmektedir.

Sonuç: Bal, Doğanın En Eski Şifa Kaynaklarından Biri

Tarih boyunca tıp metinlerinde sıkça yer bulan bal, modern bilim tarafından da onaylanan güçlü bir antibakteriyel ajan ve yara iyileştirici olarak karşımıza çıkmaktadır. Isıtılmamış, doğal ham bal, enfeksiyonlara karşı doğal bir koruma sağlayabilir ve antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı umut vaat eden bir alternatif olabilir.

Bir dahaki sefere küçük bir yanık, böcek ısırığı ya da yara ile karşılaştığınızda, doğaya güvenin ve balın mucizelerinden faydalanmayı deneyin. 🌿🍯

Kaynakça

  • Cooper, R. (2001). How does honey heal wounds? In: Munn P, Jones R, editors. Honey and Healing. UK: International Bee Research Association.

  • French, V. M., Cooper, R. A., & Molan, P. C. (2005). The antibacterial activity of honey against coagulase-negative Staphylococci. J Antimicrob Chemother., 56, 228–231.

  • Kwakman, P. H., & Zaat, S. A. (2012). Antibacterial components of honey. IUBMB Life, 64(1), 48-55.

  • Lusby, P. E., Coombes, A. L., & Wilkinson, J. M. (2005). Bactericidal activity of different honeys against pathogenic bacteria. Arch Med Res., 36, 464–467.

  • Maddocks, S. E., & Jenkins, R. E. (2013). Honey: a sweet solution to the growing problem of antimicrobial resistance? Future Microbiol., 8(11), 1419-29.

  • Mandal, S., Pal, N. K., Chowdhury, I. H., & Deb Mandal, M. (2009). Antibacterial activity of ciprofloxacin and trimethoprim, alone and in combination, against Vibrio cholerae. Polish J Microbiol., 58, 57–60.

  • Molan, P. C. (1992). The antibacterial nature of honey. Bee World., 73, 5–28.

  • Molan, P. C. (2006). The evidence supporting the use of honey as a wound dressing. Int J Low Extrem Wounds., 5, 40–54.

  • Mundo, M. A., Padilla-Zakour, O. I., & Worobo, R. W. (2004). Growth inhibition of foodborne pathogens by select raw honeys. Int J Food Microbiol., 97, 1–8.

  • Weston, R. J. (2000). The contribution of catalase and other natural products to the antibacterial activity of honey. Food Chemistry., 71, 235–239.

Next
Next

Safran ve İlaç Etkileşimleri